
Oluşturulma tarihi: 09 Ocak 2025 12:38
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’yi küresel sağlık teknolojileri pazarında lider konuma getirmeyi hedeflediklerini belirterek, “Aşı, tıbbi cihaz ve biyoteknoloji alanındaki yetkinliklerimizi etkin bir şekilde değerlendirme fırsatı bulacağız” dedi. ortak kullanıma dayalı yeni bir yaklaşımla üretilen teknolojiler.” dedi.
Sağlık Bakanlığı tarafından “Üretken Sağlık” temasıyla düzenlenen “Sağlıklı Türkiye Yüzyılının Tanıtılması Toplantısı”, Bakanlar Kemal Memişoğlu ve Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Kacır, Sağlık Bakanlığı’nın Bilkent’teki yerleşkesinde gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde araştırma-geliştirme ve inovasyon alanında sağlam temeller üzerine kurulu güçlü bir altyapının oluşturulduğunun altını çizdi. yıllar.
Türkiye’nin savunma sanayinin yanı sıra diğer stratejik alanlardaki gücünü ve yetkinliğini dünyaya göstermek için çalışmaya devam ettiklerini belirten Kacır, şöyle konuştu: “13 yıl gibi uzun bir sürede, harcama yaparak ulaşabildiğimiz genetik haritamız, 1990’larda İnsan Genomu Projesi için 2,7 milyar dolarlık devasa bir bütçe vardı, bugün bunu 1000 dolardan daha az bir maliyetle bir günde başarabiliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin bu dönüşümü güçlü Ar-Ge ve inovasyon altyapısı, nitelikli insan kaynağı, kalite ve memnuniyet odaklı sağlık altyapısıyla karşıladığını belirten Kacır, “İlaç ihracatımız 160 milyon dolardan 2,5 milyar dolara çıktı. Üretimimiz 3 milyar dolara yaklaştı” Şu anda 11 adet biyoteknolojik ürünümüz var.” “İlaç tesisimiz üretim faaliyetinde bulunuyor ve tıbbi cihaz ihracatımız 47 milyon dolardan 1,3 milyar dolara çıktı.” değerlendirmesini yaptı.
“26 YATIRIM PROJESİNİ DESTEKLİYORUZ”
Kovid-19 salgını sırasında yaşanan zorlukları hatırlatan Kacır, tüm dünya yoğun bakım solunum cihazı ararken, Bakanlığın teknolojik geliştirme altyapısını hizmete aldıklarını ve BAYKAR, Arçelik ve ASELSAN’ın desteğiyle seri üretime geçtiklerini anlattı. BİOSYS’in 14 günde geliştirdiği ev solunum cihazı.
Bakan Kacır, 2022 yılında açıkladığı “Akıllı Yaşam ve Sağlık için Ürün ve Teknolojiler Yol Haritası” ile salgın hastalıklar, yaşlanan nüfus, kronik hastalıkların artışı gibi birçok zorluğun sağlık sektörüne etkilerini analiz ettiğini söyledi.
Türkiye’nin stratejik hedefleri ve ihtiyaçları doğrultusunda hayata geçirilecek kritik politika ve projeleri belirlediğini belirten Kacır, şu bilgileri paylaştı:
“Geçen yıl sağlık sektöründe 175 yatırıma teşvik belgesi vererek 30 milyar liranın üzerinde yatırımı harekete geçirdik ve yaklaşık 3.262 vasıflı istihdamın önünü açtık. Yeni destek ve teşvik mekanizmalarımızı da adım adım hayata geçiriyoruz. Teknoloji odaklı sanayileşme programı kapsamında katma değerli üretimi teşvik etmek ve cari açığı azaltmak amacıyla yeni destek ve teşvik mekanizmalarımızı hayata geçirdik. biyobenzer ilaçlardan antikanser ve otoimmün ilaçlara, ortopedik cihaz ve protezlerden yenilikçi jenerik ilaçlara kadar 13 milyar”HIT-30 yüksek teknoloji yatırım programı kapsamında ekosistemimizi yeni yatırımlarla güçlendirmeyi hedefliyoruz. Biyoteknolojik ilaçlardan yenilikçi sağlık teknolojilerine, akıllı tıbbi cihazlardan teknolojik gıdalara kadar geniş bir yelpazede yer alıyor.”
“17 BİNDEN FAZLA BİLİM İNSANINA DESTEK VERİLDİ”
Kacır, sağlık teknolojilerinde yenilikçi cihaz ve hizmetlerin fikirden ürüne dönüştürülmesinin ancak yoğun mühendislik, tasarım, prototipleme ve deneme aşamalarından sonra mümkün olabileceğini söyledi.
Kacır, bu anlayışla gerek TÜBİTAK bünyesinde uyguladıkları projelerle, gerekse TÜBİTAK’tan destek verdikleri projelerle sağlık alanında birçok yenilikçi ürünün geliştirilmesini ve ticarileşmesini sağladıklarını, son 22 yılda 50 milyar Sağlık alanında yürütülen 10 bin projeye ve 17 binin üzerinde bilim insanına ve gence, sadece burs ve destek programlarıyla 1 lira hibe verildi. TÜBİTAK.
Bakan Kacır, TÜBİTAK Aşı ve İlaç Geliştirme Kampüsü’nün hizmete açıldığını, sağlık alanında nitelikli Ar-Ge projelerinin somut ürün ve hizmetlere dönüştürülmesinde Ar-Ge merkezleri ve teknoparkların öncü rol oynadığını anlattı.
Bugüne kadar 70 Ar-Ge merkezi ve teknoparkta faaliyet gösteren 1.400’den fazla teknoloji girişiminin 3.500’den fazla araştırma projesine destek verdiğini söyleyen Kacır, şöyle konuştu:
“Sağlık alanındaki yetenekli insan kaynağımız ve yarattığımız güçlü teknolojik ekosistemle önümüzdeki dönemde küresel ölçekte ivme kazanacağımıza ve yeni başarı hikayeleri yazacağımıza inanıyorum. Dünyanın dört bir yanındaki sağlık girişimlerinin Türkiye’yi cazibe merkezi haline getirmesi için atılacak her adım.”
“SAĞLIK ALANINDA AR-GE VE ÜRETİM KABİLİYETLERİMİZİ ARTIRACAĞIZ”
Kacır, “Üretken Sağlık” modeliyle kamudan sanayiye, üniversitelerden girişimcilere kadar sağlık ekosisteminin tüm paydaşlarını bir araya getirdiklerini vurguladı.
Bakan Kacır, söz konusu programa ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yerli üretim kapasitesini ortaklaşa artırmayı, dışa bağımlılığı azaltmayı ve Türkiye’yi küresel sağlık teknolojileri pazarında lider konuma getirmeyi amaçlayan bu program doğrultusunda atacağımız önemli adımlardan biri, Türk ülkeleri arasındaki sinerjiyi güçlendirmek olacaktır. Sağlık Kurumları Başkanlığı (TÜSEB) ve TÜBİTAK Oluşturduğumuz iş birliği modeliyle aşı, ilaç, cihaz ve ilaç gibi sağlık alanındaki yetkinliklerimizi etkin bir şekilde değerlendirme fırsatı bulacağız. biyoteknolojik ürünleri, ortak kullanıma dayalı yeni bir yaklaşımla, kaynaklarımızı daha verimli ve stratejik kullanarak sağlık teknolojilerinde özgün ve katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesinde önemli bir ivme kazanmayı hedefliyoruz. “Odak noktamız sağlık alanında Ar-Ge ve üretim kapasitemizi artırmak ve yenilikçi fikirlerin ticari ürünlere dönüşmesini sağlamak olacak.”
SAĞLIKTA TURCORN HEDEFİ
Türkiye’nin henüz sağlık alanında “turhorn”u üretemediğini vurgulayan Kacır, sözlerini şöyle tamamladı:
“Buradan kuracağımız işbirlikleriyle önümüzdeki yıllarda sağlıkta Turcornların ortaya çıkmasının önünü açacağımıza inanıyorum. Aşı ve ilaç tedariğinde, temel araştırmalarda uzun vadeli planlama ve kamu alım garantileri. Türkiye’de klinik araştırmalar yapılması veya teşvik verilen yatırımlar sonucunda üretilecek ilaçların ruhsatlandırma süreçlerinin yürütülmesi, daha geniş klinik araştırmalara olanak sağlayacak mevzuat tedbirlerinin alınması, üniversite, hastane, araştırma merkezleri, teknoparklar ve araştırma ve geliştirme kurumları arasındaki işbirliklerinin güçlendirilmesi ve geliştirme merkezleri, arama “Geliştirilen ürünlerin klinik araştırma desteği ve TÜBİTAK ile TÜSEB arasındaki yüksek koordinasyon, sağlık ekosistemimizin ölçeklenmesi ve yaygınlaşması açısından büyük önem taşıyor.”